EpqiRp. Suç ve Ceza – Dostoyevski adlı Romanın konusu, yazarı, özeti, incelemesi, karakterleri gibi bölümleri yazımızda bulabilirsiniz. Romanın Kişileri Raskolnikov, Sonia, Porfiry Petrovic … Suç ve Ceza KonusuSuç ve Ceza Özeti Romanın Konusu Psikolojik bir romandır. Realizm akımının özelliklerini yansıtır. Suç ve Ceza Özeti Romanın Özeti Petersburg Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi Radion Romaniç Raskolnikov, yakışıklı, zeki, yetenekli, kendisine göre bazı fikirleri olan, onurlu ve akıllı bir gençtir. Geçim sıkıntısı çektiği için öğrenimini yarıda bırakır. Annesinden gelen bir mektupta kız kardeşinin yoksulluk tan kurtulmak için yaşlı, ama zengin bir adamla evlenme düşüncesini öğrenir. Parasızlık içindeki Raskolnikov’un aklını zengin olma fikri çeler. Bu düşünceyle tefeci bir kadını öldürür, olayı gören kız kardeşini de öldürür. Paralara elini sürmez, onları bir taşın altına saklar. Vicdanı rahatsız olmaya başlar, aslında kocakarıyı değil kendisini öldürdüğü fikrine kapılıp polise suçunu itiraf eder. Sibirya’ya sürgüne gönderildikten ve cezasını çektikten sonra ruh dinginliğine kavuşur. Suç ve Ceza Yazarı Fyodor Dostoyevski Orijinal ismi Преступленіе и наказаніе Ülke Rusya Özgün dili Rusça Türü Felsefi roman Psikolojik roman Yayınevi Rus Habercisi seri olarak Anadilinde basım tarihi 1866; ayrı baskı 1867 OCLC 26399697 Suç ve Ceza Rus yazar Fyodor Dostoyevski tarafından yazılan romandır. İlk olarak 1866 yılı boyunca edebiyat dergisi Rus Habercisinde on iki ayda yayımlandı. Daha sonra tek cilt olarak yayımlandı. Dostoyevski’nin beş yıl süren Sibirya sürgününün dönüşü yazdığı tam uzunluktaki ikinci romanıdır. Suç ve Ceza, yazarın “olgunluk” döneminin ilk büyük romanı olarak kabul edilir. Suç ve Ceza, parası için bir tefeciyi öldürme planı tasarlayan Saint Petersburg’daki fakir bir öğrenci olan Rodion Raskolnikov’un manevi ıstırabı ve ahlaki ikilemlerine odaklanır. Öldürmeden önce, Raskolnikov parayla kendini yoksulluktan kurtarabileceğine ve büyük işler yapmaya devam edeceğine inanır fakat karışıklık, tereddüt ve şans, ahlaki olarak haklı bir öldürme planını bulanıklaştırır. Yazım Dostoyevski 1865 yazında Suç ve Ceza fikrini tasarladı. Yazar, alacaklılara büyük miktarda para borçluydu ve 1864 yılının başlarında vefat eden kardeşi Mihail’in ailesine yardım etmeye çalışıyordu. Ayyaşlar adıyla tasarlanan eserde “mevcut sarhoşluk sorununu, özellikle bir aile tablosu ve çocukların bu koşullarda yetiştirilmesini vs.” ele almaktı. Dostoyevski, Raskolnikov’u ve suçunu, Pierre François Lacenaire olayından esinlenerek tasarladıktan sonra, bu tema, Marmeladov ailesinin öyküsünü merkeze almasına yardımcı oldu. Dostoyevski, türünün prestijli bir yayını olan ve hem İvan Turgenyev hem de Lev Tolstoy’un çıkış yeri olan aylık edebiyat dergisi Rus Habercisinden yayıncı Mikhail Katkov’a hikâyesini veya novellasını o dönemde Dostoyevski, bunu bir roman olarak düşünmüyordu teklif etti. Ancak Dostoyevski, 1860’ların başında Katkov’la aralarında olan oldukça kırıcı polemiklerini sürdürdü ve derginin sayfalarında hiç bir şey yayımlamadı. Yine de, durumundan dolayı mecbur kalan Dostoyevski, Katkov’a son çare olarak gitti ve önerilen katkı için avans talep etti. 1865 yılının eylül ayında Katkov’a yazdığı bir mektupta Dostoyevski çalışmanın “bazı garip, tamamlanmamış’ ancak havada kalan fikirlere sahip” bir genç hakkında olduğunu açıkladı ve “radikalizm” ideolojisinin ahlâki ve psikolojik tehlikelerini keşfetme planına başladı. 1865 yılının kasımında yazılan mektuplarda önemli bir kavramsal değişim meydana geldi “hikâye” bir “roman” haline geldi ve bundan sonra Suç ve Cezaya yapılan tüm referanslar bir romana yönelikti. Dostoyevski, hem Kumarbazı hem de Suç ve Cezayı zamanında bitirmek için zaman ile yarışmak zorunda kaldı. Kısa süre sonra ikinci eşi olacak olan stenograf Anna Snitkina, bu görevi sırasında Dostoyevski’ye çok yardımcı oldu. Suç ve Cezanın birinci parçası, Rus Habercisinin Ocak 1866 sayısında ve son parçası ise Aralık 1866 sayısında yayımlandı. Dostoyevski’nin Sovyetler Birliği’nde yayımlanan yazılarının tam baskısında editörler, yazarın Suç ve Ceza üzerine çalışırken tuttuğu defterleri, kompozisyonun çeşitli aşamalarına kabaca karşılık gelen bir sırayla yeniden kurguladı ve bastı. Bu işçilerin sayesinde şu an elde metnin ilk iki haliyle birlikte tasarlanan öykünün parçalı bir taslağı, ya da novella, mevcuttur. Bunlar Wiesbaden baskısı, Petersburg baskısı ve nihai plan olarak ayırt edilmiştir ve birinci şahıs anlatıcıdan Dostoyevski tarafından icat edilen üçüncü şahıs formunun yerli çeşitliliğine geçişleri içermektedir. Wiesbaden baskısı, cinayetten sonra anlatıcının tümüyle ahlakî ve psikolojik tepkilerine yoğunlaşmaktadır. Dostoyevski’nin Katkov’a yazdığı mektubunda anlattığı öyküyle kabaca örtüşmektedir. Dostoyevski’nin ilk versiyou neden terk ettiği, spekülasyon meselesi olmaya devam etmektedir. Joseph Frank’e göre, “Dostoyevski’nin kahramanı, ilk önce tasarlandığı sınırların ötesine geçmeye başlaması” olası bir ihtimaldır. Frank, not defterlerinde Dostoyevski’nin Raskolnikov’un olay örgüsündeki hareketliliğin ilerleyeni olmasıyla karakterin yeni yönlerinin ortaya çıkmasının farkında olduğunu ve romanı bu “metamorfoz” ile uyumlu hale getirdiğini söylemiştir. Böylece Dostoyevski, hikâyeyi Ayyaşlar adlı roman için kurguladığı önceki fikriyle birleştirmeye karar verdi. Suç ve Cezanın son versiyonu, ancak 1865 Kasım’ında Dostoyevski’nin üçüncü kişi anlatıcıyla romanını yeniden düzenlemeye karar verdiğinde ortaya çıktı. Karar verdikten sonra Dostoyevski eserini sıfırdan yeniden yazmaya başladı ve ilk el yazması metinlerin bölümlerini nihai metne kolayca entegre edebildi; Frank, Dostoyevski’nin, Wrangel’e söylediği gibi, daha önce yazdığı hiçbir şeyi yakmadığını söyledi. Nihai taslak, Rus Habercisi editörleriyle yaşanan bir çatışma dışında sorunsuz bir şekilde ilerledi. Dostoyevski’nin Katkov’a teslim ettiği el yazması kaybolduğundan editörlerin asıl neye itiraz ettiği belli değil. Konu Eski bir hukuk öğrencisi olan Rodion Romanoviç Raskolnikov, Saint Petersburg’daki küçük, kiralık bir odada aşırı yoksulluk içinde yaşamaktadır. Kendini destekleyecek tüm girişimlerden vazgeçmiştir ve yaşlı bir tefeci olan Alyona İvanovna’yı soymak ve öldürmek için bir plân tasarlar. Plânı tasarlarken ailesinin küçük servetini israf eden sarhoş Semen Zaharoviç Marmeladov ile tanışır. Marmeladov, ona ailesini geçindirmek için fahişe olmayı seçmiş olan genç kızı Sonya’yı anlatır. Raskolnikov, annesinden Saint Petersburg’a ziyarette bulunacaklarından bahseden bir mektup alır ve mektupta ayrıca Raskolnikov’un kız kardeşi Dunya’nın mürebbiyeolarak çalıştığı yerde kötü niyetli patronuyla olan sorunları de ele alınmıştır. Savunmasız durumundan kaçmak ve kardeşine yardım etme umuduyla Dunya zengin bir taliple evlenmeyi seçer. Raskolnikov, kız kardeşinin bu fedakârlığına içten içe öfkelenir ve bunu, Sonya’nın yapmak zorunda kaldığı şeyle aynı görür. Üzerine çok fazla kafa yorduktan sonra Raskolnikov, Alyona İvanovna’nın dairesine gidip onu baltayla öldürür. Ayrıca suç mahalinde tesadüfen bulunan Alyona’nın üvey kız kardeşi Lizaveta’yı da öldürür. Yaptıklarından sarsılmış bir hâlde olan Raskolnikov, bir avuç dolusu eşyayla küçük bir çanta çalar ve tefecinin pahalı eşyalarına dokunmaz. Raskolnikov ardından kaçar ve bir dizi tesadüf eseri sonucu görünmeden ve fark edilmeden oradan ayrılmayı başarır. Raskolnikov acemice işlediği cinayetten sonra ateşli bir haleti ruhiye içine bürünür ve cinayet üzerine saplantı derecesinde endişelenmeye başlar. Çalıntı eşyalarla cüzdanı bir kayanın altına saklar ve kıyafetini kandan veya herhangi bir kanıttan temizlemek için umutsuz bir şekilde çabalar. Kısaca eski arkadaşı Razumihin’i çağırmadan önceki birkaç gün ateşler içinde yanar. Ateşinin çıktığı ve düştüğü sonraki günlerde Raskolnikov, kendisini açığa çıkarmayı isteyecek şekilde davranmaya başlar. Şehirde herkesin artık haberdar olduğu ve hakkında konuştuğu tefeci cinayetinden kim bahsederse tuhaf davranışlar sergiler. Hezeyanları sırasında Raskolnikov, kendisi ve cinayetle olan bağı hakkında daha fazla dikkat çekecek şekilde Saint Petersburg’u dolaşır. Şehri dolaştığı yürüyüşlerinin birinde caddede binek arabasının ölümcü bir şekilde çiğnediği Marmeladov’u görür. Adama yardım etmek için acele eder ve yaralı adamı dairesine taşımayı başarır. Marmeladov , kendisini affetmesi için çağırdığı kızı Sonya’nın kollarında ölür. Raskolnikov, annesinin kendisine yolladığı paradan kalan son yirmi rubleyi Marmeladov’un veremli karısı Katerina İvanovna’ya verir ve bu paranın arkadaşından aldığı borcun geri ödemesi olduğunu söyler. Bu arada Raskolnikov’un annesi Pulheriya Aleksandrovna ve kız kardeşi Avdotya Romanovna Dunya şehre gelmiştir. Dunya, o zamana kadar Svidrigaylov ailesi için bir mürebbiye olarak çalışmış ancak aile lideri Arkadiy İvanoviç Svidrigaylov tarafından işini bırakmaya zorlanmıştır. Svidrigaylov, Dunya’nın fiziki güzellikleri ile feminen özelliklerinden hoşlanmış ve ona zenginlik ve birlikte kaçmayı önermiştir. İncinen Dunya, Svidrigaylov ailesini terk ederek gelirini kaybeder ve mütevazı gelire sahip ve rütbeli bir adam olan Pyotr Petroviç Lujin ile tanışmıştır. Lujin, Dunya’ya evlilik teklifinde bulunmuş, annesiyle onu maddi sıkıntılardan kurtaracağını söylemiş ve teklifi çabuk ve sorgulamadan kabul etmesi şartını koşmuştur. Bu sebeple Dunya ve annesi, St. Petersburg’a hem Lujin ile görüşmek hem de Raskolnikov’un onayı almak için gelirler. Raskolnikov hezeyanlar geçirdiği bir sırada Lujin tarafından çağrılır ve kendini ahmâk, tepeden bakan ve küstâh biri olarak sunar. Raskolnikov, Lujin’i kız kardeşine uygun bir koca adayı olarak görmez ve reddeder. Kız kardeşinin de ailesine yardım etmesi için Lujin’e evet dediğini fark eder. Roman ilerledikçe Raskolnikov, cinayetten sadece psikolojik nedenlerden ötürü kendisinden şüphelenmeye başlayan Dedektif Porfiriy ile tanışır. Aynı zamanda Raskolnikov ve Sonya arasında saf bir ilişki oluşur. Sonya, bir fahişe olsa da Hristiyan erdemleriyle doludur ve bu işi yapmasının tek sebebi ailesinin yoksulluğudur. Bu arada, Razumihin ve Raskolnikov, Dunya’nın Lujin ile ilişkisini sürdürmesini engellemeyi başarır. Bu noktada vilayetten Petersburg’a Dunya’yı aramak için gelen Svidrigaylov sahnede görünür. Karısı Marfa Petrovna’nın öldüğünü ve Dunya’ya karşılıksız çok büyük miktarda para ödemeye hazır olduğunu belirtir. Dunya haberi duyunca hıyanetinden şüphelendiği Svidrigaylov’u reddeder. Raskolnikov ve Porfiriy görüşmeye devam ettikçe Raskolnikov, suçunu açığa çıkarma dürtüsü içindedir. Porfiriy, adamın suçlu olduğundan gittikçe emin olur fakat elinde bu şüpheyi destekleyecek somut bir kanıt veya tanık yoktur. Dahası, başka bir adam sorgulama ve tutuklama altında suçu işlediğini kabul eder. Bununla birlikte, Raskolnikov’un sinirleri daha da bozulur ve asla gerçek anlamda mahkûm edilemeyeceğini bilmesine rağmen suçunu itiraf etme fikriyle sürekli mücadele eder. Destek almak için Sonya’ya gider ve suçunu ona itiraf eder. Tesadüfen, Svidrigaylov, Sonya’nın yanındaki bir odaya yerleşmiştir ve bütün itirafa kulak misafiri olur. Raskolnikov’la yüz yüze geldiği zaman Svidrigaylov, gerçeği bildiğini itiraf eder ve ihtiyaç duyması halinde bu bilgiyi onun aleyhinde kullanabileceğini öne sürer. Ayrıca kendi geçmişi hakkında konuşur ve Raskolnikov, Svidrigaylov’un birkaç cinayet işlediğine dair söylentilerin doğru olduğundan şüphelenir. Dunya ile daha sonraki bir sohbetinde Svidrigaylov, karısının ölümünde parmağının olduğuna dair söylentiyi reddeder. Raskolnikov bu noktada tamamen kopmuştur artık. Sonya tarafından itiraf etmesi için teşvik edilir ve Svidrigaylov’un ifadesi onu potansiyel olarak mahkûm edebilir. Üstelik Porfiriy, Raskolnikov’u şüpheleriyle karşı karşıya getiririr ve itiraf ederse cezasının önemli ölçüde hafifletileceği konusunda ona güvence verir. Bu arada Svidrigaylov, Dunya’yı baştan çıkarmaya çalışır ama kızın kendisini asla sevmeyeceğini anladığında gitmesine izin verir. Daha sonra bir geceyi kargaşa içinde geçirir ve sabah kendini vurur. Aynı sabah, Raskolnikov tekrar kendisini itiraf etmeye ve vicdanını temizlemeye zorlayan Sonya’ya gider. Svidrigaylov’un intihar haberini öğrendiği karakola gider. Bir an tereddüt eder, mükemmel bir suçla tekrar kaçabileceğini düşünür ancak Sonya tarafından itiraf etmesi için ikna edilir. Epilog kısmında Raskolnikov’un Sibirya’da sekiz yıllık esaret cezası aldığı ve Sonya’nın da onun peşinden gittiği yazılır. Dunya ile Ramuzihin evlenir ve romanın sonunda mutlu bir sona kavuşurlar. Raskhnikov’un annesi Pulheriya ise oğlunun durumuyla baş edemeyip hastalanır ve ölür. Raskolnikov’un kendisi Sibirya’da mücadele eder. Hapishanede bir süre sonra, kurtuluşunun ve ahlâki yenilenmesinin Sonya’nın sevgi dolu etkisi altında başlamasıyla olur. Karakterler Suç ve Cezada Dostoyevski, ana karakteri Rodion Romanoviç Raskolnikov’un kişiliğini yeni anti-radikal ideolojik temalarla birleştirmiştir. Ana konu, “ideolojik zehirlenme” sonucu yaşanan bir cinayeti içermektedir ve cinayetten kaynaklanan tüm feci ahlâki ve ruhsal sonuçları tasvir etmektedir. Raskolnikov’un psikolojisi merkeze yerleştirilir ve suçunun ardındaki fikirlerle beraber dikkatlice ele alınır; romanın diğer her özelliği, Raskolnikov’un yakalandığı acı veren ikilemi aydınlatmasıdır. Başka bir bakış açısından, romanın konusu geleneksel 19. yüzyıl temasının başka bir varyasyonudur Masum genç bir taşralı, başkentte zenginlik arayışına girer, burada bozulmaya dayanamaz ve eski tazeliğiyle saflığının tüm izlerini kaybeder. Ancak Gary Rosenshield’ın belirttiği gibi “Raskolnikov, Honoré de Balzac’ın Rastignac’ı ya da Stendhal’in Julien Sorel’i gibi yüksek topluluğun cazibesine değil de rasyonalist Petersburg’a yenilmiştir.” Raskolnikov Rodion, romanın protagonistidir ve roman öncelikle onun bakış açısına odaklanır. Raskolnikov, 23 yaşındaki bir erkek ve eski öğrenci olarak romanda “güzel, koyu gözlü ve koyu kahve saçlı, ince, yapılı, ortalamanın üzerinde son derece yakışıklı” olarak tanımlanmaktadır. Raskolnikov’un belki de en çarpıcı özelliği, onun ikili kişiliğidir. Bir yandan soğuk, kayıtsız ve antisosyal; öte yandan, şaşırtıcı derecede sıcak ve şefkatli olabilmektedir. Dürtüsel hayırseverliğin yanı sıra cinayet de işlemiştir. Dış dünya ve nihilist dünya görüşüyle kaotik etkileşimi, sosyal yabancılaşmasının sebebi veya sonucu olarak görülebilir. Adına “Suç ve Ceza” rağmen roman, Raskolnikov’un iç mücadelesinde olduğu gibi suç ve resmî cezasıyla pek ilgilenmez kitap, cezasının vicdanından daha çok kanundan kaynaklandığını gösterir. Raskolnikov, [kendisinin Napolyon olduğu “Suç Üzerine” adlı makalesine/tezine dayanarak] sonuçların üstesinden gelmek için yeterli entelektüel ve duygusal titizliğe sahip olduğu fikriyle cinayeti işler fakat duyduğu suçluluk duygusu, kısa bir sürede onu ruhsal ve bedensel hastalık noktasına getirir. İtiraf etmeye karar vermesi ve toplumdan yabancılaşmaya son vermesiyle sadece epilog kısmında resmî olarak cezasını idrak eder. Sofya Semyonovna Marmeladova -çoğunlukla Sonya ya da Soneçka olarak anılır- Raskolnikov’un romanın başında bir tavernada buluştuğu Semyon Zahariç Marmeladov adında bir sarhoşun kızıdır. Ailesine yardım etmek için fuhuşa mecbur kalmış olmasına rağmen sıklıkla fedekâr, utangaç ve hatta masum olarak karakterize edilir. Aynı zamanda, Raskolnikov’un suçunu itiraf ettiği ilk kişi olduğu gibi aynı utanç ve yabancılaşma duygularına sahiptir ve kurbanlardan biriyle Lizaveta ile arkadaş olmasına rağmen Raskolnikov’u destekler. Roman boyunca Sonya, Raskolnikov için önemli bir ahlâki güç ve iyileşme kaynağıdır. Ailesi için fahişelik yapmaya mecbur olmasından ötürü bazı eleştirmenler tarafından Mecdelli Meryem ile kıyaslanmasına yol açmıştır. Avdotya Romanovna Raskolnikova, Raskolnikov’un baskın ve sempatik ablası, kısaca Dunya ya da Duneçka olarak çağrılır. Başlangıçta zengin ve kendini beğenmiş olan Lujin’le evlenmeyi ve aileyi mali yıkımdan kurtarmayı planlar. Düşündüğü zamanlarda odanın içinde volta atma alışkanlığı vardır. Kendisini şantaj yoluyla geri kazanmayı amaçlayan Svidrigaylov tarafından Saint Petersburg’a dek takip edilir. Her iki adamı da reddederek Raskolnikov’un sadık dostu Razumihin’i tercih eder. Pulheriya Aleksandrovna Raskolnikova, Raskolnikov’un naif, umutlu ve sevgi dolu annesidir. Raskolnikov’un cezasını müteakip, aklen ve bedenen hasta düşer ve sonunda ölür. Dmitriy Prokofiç Vrazumihin ya da sıklıkla anıldığı adıyla Razumihin, Raskolnikov’un sadık arkadaşı ve aynı zamanda eski bir hukuk öğrencisidir. Razumihin’in Dostoyevski’nin anti-radikal tematiklerine katkısı bakımından, inanç ve akıl arasındaki yaygın tematik çatışmanın uzlaştığı bir şeyi temsil etmesi amaçlanmıştır. Porfiriy Petroviç, Sonya ile birlikte Raskolnikov’u itiraf etmeye yönelten Lizaveta ve Alyona İvanovna’nın cinayetlerini çözmekle sorumlu Soruşturma Dairesi başkanı. Ancak Sonya’nın aksine, Porfiriy bunu psikolojik oyunlarla yapar. Delil yetersizliğine rağmen, kendisiyle yaptığı birkaç konuşmayı takiben Raskolnikov’un katil olduğundan emin olur ancak ona gönüllü olarak itiraf etme şansı verir. Arkadiy İvanoviç Svidrigaylov, şehvetli, ahlâksız ve zengin eski işveren ve Dunya’nın şu anki takipçisi. Raskolnikov’un Sonya’ya olan itiraflarına kulak misafiri olur ve bu bilgiyi hem Dunya’ya hem de Raskolnikov’a eziyet etmek için kullanır ancak polise bilgi vermez. Görünürdeki kötü niyetine rağmen Svidrigaylov’un cömertlik ve merhamete sahip olduğu görülür. Dunya ona asla onu sevemeyeceğini söylerken onu vurmaya teşebbüs ettikten sonra gitmesine izin verir. Sonya’ya, ebeveynlerinin ölümünden sonra Marmeladov çocuklarının yetimhaneye girmeleri için mali düzenlemeler yaptığını söyler ve ona üç bin ruble vererek Raskolnikov’u Sibirya’ya kadar takip etmesini sağlar. Romandaki diğer karakterler Praskovya Pavlovna Zarnitsına Paşenka da denen Raskolnikov’un ev sahibi. Utangaç ve emekli olan Praskovya Pavlovna, olayların gidişatında belirgin bir şekilde görülmemektedir. Marfa Petrovna Svidrigaylova Arkady Svidrigaylov’un öldürülmüş olduğundan şüphelenilen ve onu hayalet olarak ziyaret ettiğini iddia ettiği ölen karısı. Katerina İvanovna Marmeladova Semyon Marmeladov’un veremli ve hırçın ikinci eşi ve Sonya’nın üvey annesi. Semyon Zahariç Marmeladov Sonya’nın sarhoş babası. Pyotr Petroviç Lujin Romanın başında Raskolnikov’un kız kardeşi Dunya ile uğraşan iyi durumda olan bir avukat. Yedinci dereceden bir devlet memuru ve Marfa Petrovnanın uzaktan akrabası. Andrey Semyoniç Lebezyatnikov Lujin’in ütopik sosyalist ve feminist oda arkadaşı Alyona İvanovna Para biriktiren ve müşterilerine karşı acımasız olan kuşkucu eski tefeci/rehinci. Raskolnikov’un yöneldiği hedeftir ve onu kitabın başında öldürür. Lizaveta İvanovna Alyona’nın özürlü, masum ve itaatkar kızkardeşi. Raskolnikov’un Alyona’yı öldürmesinden hemen sonra yürürken Raskolnikov, tarafından öldürülür. Lizaveta, Sonya’nın bir arkadaşıydı. Zosimov Зосимов Razumihin’in bir arkadaşı ve Raskolnikov’a bakan bir doktor. Nastasya Petrovna Ev sahibi kadının aşçısı ve tek hizmetçisi; geveze köylü bir kadın. Nikodim Fomiç Karakol komiseri. İlya Petroviç Poroh Bir polis memuru ve Fomiç’in yardımcısı. Suç Ve Ceza Dünya Edebiyatının en önemli eserlerinden biridir. Herkesin mutlaka okunması gereken kitapların başında gelir. Dostoyevski'nin bu ünlü romanı mükemmel anlatımı ve kusursuz kurgusu ve insanı allak bullak eden konusuyla haklı bir şöhrete kavuşmuştur. Bir üniversite öğrencisi olan Raskolnikov aç kaldığı için yaşlı bir tefeci kadını öldürülmesiyle olaylar başlar. Sonra bu genç üniversitelinin iç çekişmelerini, pişmanlıklarını, işlediği suçun altında nasıl ezildiğini okuruz. Suç Ve Ceza dili, anlatımı, konusu ile okunması gereken kitapların en başında gelir. SUÇ VE CEZASI. Bütün idealist düşünceler dönüp dolaşıp sonunda Tanrıcılığa varmak zorundadırlar. Bu zorunlu sonuç, ondokuzuncu yüzyılın ilk yarısının oluşturduğu ünlü bir sanat yapıtında 1821-1881 oluşturan yıllar, ondokuzuncu yüzyıl Rusya’sının Çar i’nci Nikola’nın baskısı altında ezildiği yıllardır. Toprak işçileri, bir çeşit tarım gereciymişçesine toprak beyleri arasında açık artırmayla satılmaktadır.Örneğin Gogol’un ÖLÜ CANLAR adlı eseri bu konuda açıklayıcı bilgiler verebilir Oysa küçük toprak beylerinin durumları da, inek gibi alıp sattıkları mujiklerden daha güvenli değildir; sabah akşam bölge komiserinden dayak yemektedirler. Devlet dairelerinde müdür, memurunu tokatlayarak çalıştırır. Kırbaçlamakla kırbaçlanmak en olağan günlük işlerdendir. Kazançlar yaşamaya yetmemektedir, açlık salgındır, aydınlar arasında yıkıcı düşünceler kaynaşmaktadır. Bakışlar gök ölçülerine çevrilmiştir, mujikler İsa’nın saltanatını sabırsızlıkla beklemektedirler Bu kadar iğrenç bir şeye Tanrı razı olamaz. Sonya’nın ağzıyla bu yargıya varan Dostoyevski, yaşadığı sürece onu kıvrandıracak olan ikiliği, Suç ve Ceza’nın dördüncü bölümünde, Raskolnikov’un ağzından ortaya atıyor Ama gene de razı oluyor işte…. Birkaç yaprak sonra da, ünlü romanının dayandığı önemli sorulardan birini sormaktadır Nasıl oluyor da bu kadar bayağılık, böyle kutsal bir duyguyla bağdaşabiliyor?. Dostoyevski, daha birçok yapıtlarında, bu sorunun uyandırdığı kuşkuları çözmeye çalışacaktır. Gök ölçüleri karşısında insan yapısı, çeşitli yönlerden ustaca didiklediği bu ikilik; hemen bütün yapıtlarının temelidir. Dostoyevski doğduğu zaman Puşkin yirmi iki, Gogol on bir yaşındaydı Her ikisi, de ona öncülük etmiştir. Tolstoy’la Turgenyev’se onunla birlikte yetişecek, onunla yarışacaklardır. Almanya’da Goethe, İngiltere’ de Byron, Fransa’da Chateaubriand, Stendhal, Balzac ünleri Rusya’ya erişmiş olarak yaşamaktadırlar. 1843’te Balzac Moskova’ya geldiği zaman Dostoyevski onun Eugenie Grandet’sini Rusçaya çeviriyordu Çağ, büyük düşünürlerle büyük sanatçıların çağıdır. Heine, Hugo, Merime, Poe, Musset, Dickens, Flaubert yetişmektedirler. Suç veCeza,’nın tasarlanmasından önce bir de Çehov doğacaktır. Dostoyevski ilk yapıtı olan İnsancıklar’ı yayımladığı 1846 yılında yirmi beş yaşındaydı. Yıl, en önemli yazarların birbirleriyle yarışarak kaynaştığı bir yıldır. Dostoyevski, Byron öldüğünde üç, Goethe öldüğünde on bir, Puşkin öldüğünde on altı, Stendhal öldüğünde yirmi bir, Chateaubriand öldüğünde yirmi yedi, Balzac öldüğünde yirmi dokuz, Gogol öldüğünde otuz bir yaşındaydı. Altmış yaşına kadar yaşayacak, edebiyat dünyasının en sağlam yapıtlarını kuracaktır. Suç ve Ceza, böylesine bir çevrede, 1866 yılında yayımlandı. 1860’ta Rusya’da toprak reformu yapılmış, toprak köleliği kaldırılmıştı. Çar I. Nikola çoktan ölmüştü. Bütün bunlar açlıkla yoksulluğu azaltacak yerde, büsbütün hızlandırmıştı. Sosyal denge bozulmuştu bir kez, toplumdaki kargaşalık sürüp gidecekti. Turgenyev 1818-1883 Babalar ve Çocuklar’ında, Çernişevski 1828-1889 Ne Yapmalı’sında bu sosyal kargaşalığın nedenlerini araştırıyorlardı. Dostoyevski Suç ve Ceza’sıyla, Turgenyevie Çernişevski’nin karşısına göksel ölçüyü çıkardı. Suç ve Ceza, bu açıdan, Dostoyevski’nin kendisiyle yaptığı önemli bir tartışmaydı. Nitekim o yılların aydınları bu tartışmaya çok büyük bir önem verdiler, yapıt bir anda bütün Rusya’ya yayıldı. Suç ve Ceza’nın ortaya attığı sorun şuydu Bir yanda budala, önemsiz, hastalıklı, kimseye yararlı olmayan, tersine, herkese zararı dokunan, niçin yaşadığını kendisi de bilmeyen, yarın nasıl olsa kendiliğinden ölecek bir kocakarı var. Öte yanda da yardım görmediklerinden ötürü yok olup giden genç, körpe güçler… Kocakarının manastıra adadığı paralarla milyonlarca kötülük önlenebilecektir. Şu halde kocakarıyı öldür, parasını al, sonra da bu parayı bütün insanlığın yararına harca. Bir ölüme karşı binlerce dirilme. Bu bir hesap işidir. Hem sosyal dengede bu aptal, bu kötü yürekli kocakarının ne değeri olabilir? Bir bit, bir hamamböceği ondan daha değerlidir. Yaşamak için, yaşamaya değer olmalıdır. Başkalarını sev diyorlar, bundan çıkan sonuç her ikisinin de yarı yarıya çıplak kalmasıdır. Kaftanını ikiye bölüp yarısını komşuna verirsen hem sen çıplak kalırsın, hem de o giyinmemiş olur. İyisi mi, kendini sev, hem kaftanın sağlam kalır, hem de komşunun ikiye bölünmüş bir kaftandan daha fazlasını almasını sağlamış olursun. Bir toplumda özel işler ne kadar tıkırında giderse genel işler de o kadar düzenli olur. Kendini düşünmen genel ilerleyişi sağlar, buysa komşun için yarım bir kaftandan daha yararlıdır. Ölüme gidecek bir adamın kayanın üstünde, ancak iki ayağını koyabilecek kadar daracık bir yerde oturması gerekse, çevresinde uçurumlar, ummanlar olsa, sonsuz karanlıklar, sonsuz yalnızlık; bitmez tükenmez fırtınalar içinde, bir arşınlık o daracık yerde sonsuza değin ayakta durması, adamın o anda ölmesinden daha iyidir. Ne türlü olursa olsun, yaşamak gerek. Sorun, o yıllar Rusya’sının sorunudur. Dostoyevski, hukuk öğrencisi Raskolnikov’un kişiliğiyle sorunu ortaya attıktan sonra tartışmaya başlıyor Olağan insanlarla olağanüstü insanları birbirinden ayırmalıdır. Olağan insanlar boyun eğerek yaşamak zorundadırlar, kanun dışına çıkmaya hakları yoktur. Olağanüstü insanlar bütün suçları işlemeye, bütün kanunları ayaklar altına almaya yetkilidirler, ülküleri uğruna bütün sınırları aşabilirler. Likürg, Solon, Napolyon yeni kanunlar koyarken eski kanunları haklı olarak çiğnemişlerdir. Yerleşmiş bir açıdan bakılınca bunların işledikleri de suç değil midir? Olağanüstü insanlar bir bakıma tüm suçludurlar, kendilerinin ya da toplumlarının yararına kan dökmekten bile çekinmemişlerdir. Büyükler şöyle dursun, toplumları içinde biraz olsun sivrilenler bile, az ya da çok, öldürücü olmak zorundadırlar. Öldürücülük, olağanüstülüğün gereğidir. Olağan insanlar, ellerine geçirebilirlerse, olağanüstü insanları asıp keserler ama, bir süre sonra da heykellerini dikip onlara taparlar. Olağan insanlar uysal, gelenekçi, eğik boyunludurlar; görevleri kendileri gibi birtakım varlıkların çoğalmasına yaramaktır. Onlar, insanlığı koruyup çoğaltırlar, ötekilerse yürütüp bir amaca götürürler. Genç hukuk öğrencisi Raskolnikov, faizci kocakarıyı bu düşünceden yola çıkarak öldürmüştür. Evet, kan dökmüştür ama, herkesin döktüğü kanı, şu yeryüzünde bir çağlayan halinde dökülen, her zaman dökülen kanı… Onu bir şampanya gibi akıtanlar sonradan Capitol’de taç giyip insanlığın övüncü oldular. Ben de insanlara iyilik etmek istiyordum. Yaptığım bu biricik anlamsızlığı bağışlatmak için insanlığa binlerce iyi iş yapacaktım. Yaptığım işe anlamsızlık bile denemez ya, düpedüz beceriksizlik denir. Çünkü bu düşünce, başarısızlığa uğradıktan sonra göründüğü gibi, hiç de budalaca değildi. Başarısızlığa uğrayan her şey budalaca görünür. Ben, şimdi budalaca görünen bu eylemle sadece kendime bağımsızlık sağlamak, yaşamak için ilk adımımı atmak, gerekli araçları edinmek istemiştim. Bundan sonra her şey ölçülemeyecek kadar yararlı bir yürüyüş olacaktı. Ama ben, ilk adımda tökezledim. Başarabilseydim benim de başıma taç giydireceklerdi. Raskolnikov niçin başaramamıştır? Çünkü olağanüstülük sanısına kapılan olağan bir insandır. Olağanlar büyük acılar çekmeye dayanamazlar, gerçekten büyük insanlarsa büyük acılar çekmek zorundadırlar. Olağanlar aşmamaları gereken sınırların içine er geç çekilirler, kendi cezalarını kendi elleriyle verirler, sevgi’nin tutsağıdırlar. Olağanüstüler sevgi’ye boyun eğmezler Peki ama, buna layık olmadığım halde, bunlar beni ne diye bu kadar seviyorlar? Ah, hayatta yalnız olsaydım, kimse beni sevmeseydi, ben de kimseyi hiçbir zaman sevmeseydim, bütün bunların hiçbiri olmazdı. Raskolnikov kendi erdemini denemek için öldürmüştü. Olağanüstüler, doğrudan doğruya yaparlar, denemezler. Erdem, düşünce değil, eylem’dir O zaman anladım ki Sonya, iktidar, ancak eğilip onu almak cesaretini gösterenlere verilir. iş, cesaret etmekten ibaretti. Sorun, yalnız buydu. Ben, cesaret göstermek istedim, öldürdüm. Sırt üstü karanlıkta yattığım sırada bütün bunları düşünmüştüm. Beni mahveden de işte bu oldu ya. İktidara geçmeye hakkım olup olmadığını kendi kendime sorup soruşturmaya başladıysam, demek ki iktidara geçmeye hakkım yokmuş. İnsan bir bit midir? İnsan, bunu soran için bir bit değildir, aklına böyle bir soru gelmeyen için bittir. Napolyon bu soruyu sormadan gider, kocakarıyı öldürürdü. Benim suçum bu soruyu sormaktır. Gök ölçüsü, olağan insanların birbirlerine karşı davranışlarını düzenler. Raskolnikov da olağan bir insan olduğuna göre Kalk, hemen şimdi, şu dakikada, dört yol ağzına koş, yere kapan, ilkin kirlettiğin toprağı öp, sonra dört bir yana eğilerek bütün dünyayı selamla, herkesin önünde, yüksek sesle Ben öldürdüm! diye bağır. O zaman, Tanrı sana yeniden hayat verecektir. Raskolnikov’un kendisine yüklediği biricik suç, sonuna kadar dayanmamaktır Benim davranışım onlara niçin bu kadar çirkin görünüyor? Kanunun sınırları aşılmış, kan dökülmüştür. Öyleyse; insanlığa iyilik eden, iktidarı zorla alan birçok kimselerin de, daha ilk adımlarında, kafalarını kesmek gerekirdi. Ama bu adamlar sonuna kadar dayandılar, bunun için de haklı çıktılar. Bense dayanamadım, bunun için de bu adımı atmak hakkını kazanamadım. Raskolnikov kendisini güçsüzlükle, korkaklıkla suçlandırmaktadır. Oysa Dostoyevski, Raskolnikov’un kendisinde, inanışında derin bir hata bulunduğunu söylüyor. Dostoyevski’ye göre Raskolnikov, bu hatayı sezmiştir ama, gereği gibi anlayamamıştır. Dostoyevski, büyük yapıtının sonlarına doğru Tanrıca davranıyor, yarattığı kişiyi yargılıyor Raskolnikov, kendisinde, inanışlarında derin bir hata olduğunu, belki daha o zaman, sulara eğilip baktığı sıralarda, sezmiş bulunduğunu bir türlü anlayamıyordu. Bu sezişin yarınki hayatına ait değişikliğin, ölümden sonra dirilişinin, hayata yeni bir bakışın habercisi olabileceğini de anlamıyordu. Dostoyevski, Raskolnikov’u Sibirya’ya gönderip eline de, Turgenyev’ le Çernişevski’ye karşı çıkardığı, göksel bir erdemi tutuşturduktan sonra yapıtını şu sözlerle bitirmektedir Raskolnikov, bu yeni hayatın kendine bedava verilmediğini, onu çok pahalıya, gelecekte yapacağı büyük fedakarlıklarla satın almak gerektiğini henüz bilmiyordu. Ama burada yeni bir öykü; bir adamın derece derece yenileşmesinin, yavaş yavaş yeniden hayat buluşunun, bir dünyadan bir başka dünyaya geçişinin, şu ana kadar hiç bilmediği yeni bir gerçekle tanışmasının öyküsü başlıyor. Bu, yeni bir yapıtın konusu olabilir. Google’da Ne Arıyorsunuz? * suç ve ceza roman 7. sıra

suç ve ceza detaylı özet